10 Adımda Piramitlerin Gerçek Tarihi

10 Adımda Piramitlerin Gerçek Tarihi

Mısır’da Nil’in kuzeyde bir delta oluşturacak biçimde kollara ayrıldığı yerden başlayarak güneye kadarki araziye serpiştirilmiş birçok piramit yapı mevcuttur. Ancak piramitler dendiğinde bilginler ve turistler eski krallık firavunları tarafından dikilmiş olduklarına inanılan 21 adet piramide odaklanırlar.

Bunlar iki ayrı grup içermektedir: İlki beşinci ve altıncı hanedanlıkların (Unaş, Teti, Pepi vs.) Hükümdarlıkları ile açık biçimde eşleştirilmiş ve ayrıntılı biçimde süslenmiş olanlar; ikincisi üçüncü ve dördüncü hanedanların krallıklarına atfedilmiş olanlar. En merak uyandırıcı olanlar bu ikinci grup yani daha eski ve ilk yapılan piramitlerdir.

Bu ikinci grup piramitler arkalarından gelenlerden çok daha büyük, sağlam, doğru ve çok daha mükemmeldirler; ayrıca çok daha gizemlidirler. Çünkü nasıl inşa edildikleriyle ilgili hiçbir ipucu vermezler. Onları inşa eden kimdir, nasıl inşa edilmişlerdir, niçin hatta ne zaman inşa edilmişlerdir; hiç kimse bunlara cevap veremez, sadece teoriler ve akademisyenlerin tahminleri vardır.

«Olmalı» ile yola çıkılan «Oldu» ile şekillenen bilimsel görüş bugün kanıtsız bir teoriyi kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu piramitlerin nasıl ve ne zaman yapıldığıyla ilgili görüşler böyle bir yaklaşımla ortaya çıkan teorilerle kabul görmüştür. Bu üç piramit ise Albay Vyse tarafından yapıla bir sahtekarlıkla Keops, Kefren ve Mikarinos olarak adlandırılmıştır.

Farklı hükümdarlara atfedilmelerine karşın bu üç piramidinde birbiriyle tutarlı bir grup olarak planlandığı ve aynı anda inşa edildiği açıktır. Çünkü sadece pusulaların ana yönlerine değil birbirlerine de tam hizalanmışlardır.

Orion takımyıldızı ile bağlantısı keşfedildikten sonra da bu hizalanma netleşmiştir. Ancak bilim dünyası yine bu kadar ufak bir ayrıntıya kulak tıkamıştır.

Pusulanın dört ana yönüne hizalanışı, yan yüzeylerinin 52 derecelik mükemmel bir açıyla eğimi, kare tabanlar, mükemmel bir biçimde düzgün platformlara oturtulmaları da çok önemlidir.

Bunların hepsi de yüksek düzeyde matematik, astronomi, geometri, coğrafya ve şüphesiz inşaat ve mimari bilgisinin yanı sıra gerekli iş gücünün harekete geçirilmesi, böylesine büyük ve uzun vadeli projeleri planlamak ve yürütmek üzere yöneticilik yeteneği gerektirmektedir.

Buna ek olarak piramit içindeki galerilerin, koridorların, odaların, hava bacalarının ve açıklıkların içsel karmaşıklığını ve kesinliğini, her zaman kuzey yönünde olan gizli girişlerini, kilitleme ve tıkama sistemlerini fark ettiğimizde hayranlık daha da fazla artmaktadır. Sadece büyük piramit’te 2,5 milyon taş blok kullanılmıştır. Bu kocaman taş dağı, boş bir odada boş bir “kutu” saklamak için mi inşa edilmiştir? Kanıtlar İnen Dehliz’in daha önce ziyaret edildiğini göstermektedir; eğer bir zamanlar bu yeraltı odasında hazine olmuş olsa bile, uzun zaman önce muhtemelen çıkartılmıştır.

Ama yükselen dehliz, Halife Al-Me'mûn ve adamlarının M.S. 820’de şans eseri buldukları bir yerdir. Yani o vakte kadar piramidi yapanlar dışında hiç kimse yukarıda bir dehliz, galeri ve odaların olduğunu bilmemektedir. Eğer piramitler, söylendiği gibi firavun mezarları olsalardı, muhtemelen Al-Me'mûn kral odasına girdiğinde mezar ya da ceset bulmalıydı. Ancak oda ve kalan tüm yerlerin bomboş olduğu Arap tarihçilerce kaydedilmiştir.

Kral Odası

Kral Odası

Büyük Galeri

Kraliçe Odası

Zamanla başka hükümdarlar, bilim adamları, maceracılar da piramide girdiler, tüneller açtılar. Aralarında bazılarının havalandırma bacası olduğuna inandıkları, bazılarının ise gökyüzü gözlemleri için olduğunu düşündükleri üst odalardan çıkan kanallar bulundu. Peki, bu kanallar ne içindi? Eğer hava kanalları görevi içinse ölü firavunun ne işine yarayacaktı? Yok, gökyüzü gözlemi için ise ölü firavun tarafından mı gözlenecekti? Ölü firavunun ruhu için ise diğer piramitlerde neden yoktu? 

Büyük piramit’in bir kraliyet mezarı olduğu iddiasını destekleyecek bir kanıt kesinlikle mevcut değildir? Aslında hiçbir piramidin içinde bir mumya ya da ceset net bir şekilde bulunamamıştır. Birkaç piramitte bulunduğu iddia edilen mumyalar ise şüphelidir.

BAZI SORULAR

Büyük Piramit dışında başka hiçbir piramidin bir yükselen dehlize sahip olmamasının nedeni, Yükselen Dehliz’in M.S. 820’de Al-Me'mûn tarafından keşfedilene dek gizli kalması ve böylece bu piramidi taklit edenlerin sadece bir İnen Dehliz’den haberdar olmaları gerçeği midir?

Akla hayale gelebilecek her nesnenin üstünü hiyerogliflerle dolduran Mısırlıların bu muhteşem anıtları tek bir hiyeroglif yazı yazmadan bırakmaları çok mu normaldir? Acaba piramitler hiyeroglif yazıdan önce mi inşa edilmişlerdir? Yoksa inşa edenler Mısırlılar değil midir?

Eğer Medum ve Sakkara’daki 52 derecelik piramit yapma fikri başarısız olduysa ve Snefru ilk gerçek piramidi 43 derecelik açıyla diktiyse, niçin onun oğlu çok daha büyük bir piramidi o tehlikeli 52 derecelik açıyla inşa ettirmek için hemen işe girişmiştir ve de bunu hiçbir sorunla karşılaşmadan nasıl başarmıştır?

Eğer Gize’deki piramitler; firavun başına bir piramit teorisinin kabul ettiği gibi ardışık bir piramitler zincirindeki tek “normal” piramit idiyseler, niçin Keops’un oğlu Djedefre kendi piramidini Gize’de babasının yanına dikmemiştir? Sonuçta ana akım bilime dünyasına göre diğer iki piramit orada yoktur ve Keops’un yanı boştur. Babasının mimarları ve mühendisleri Büyük Piramidi inşa etme sanatında ustalaşmış idiyseler, Djedefre’nin adını taşıyan küçük ve hızla un ufak olan piramit yerine; babasınınkine benzer ve etkileyici bir piramit inşa etmesine niçin yardım etmemişlerdir?

Tüm bu sorular günümüzde cevaplanmayı bekleyen yüzlerce sorudan bazılarıdır. Şimdi çözüm olması açısından piramit kronolojisinde ufak bir değişiklik yapacağım ve yeni piramit kronolojisini yine on adımda sunacağım:


Envanterler Stelası gibi buluşlarda yazılana göre Khufu yani Keops zamanında üç piramit zaten oradaydı. Yine Sümer’de İnanna ve Ebih, Lugal-E gibi yazıtlardan, bolca tablet bilgisinden gördüğümüz kadarıyla bu üç piramit Sümer’den bile önce Mısır'da vardı.

1. ADIM SAKKARA BASAMAKLI PİRAMİDİ

Mısır’ın etkileyici piramitlerinin ilkinin üçüncü hanedanlığın ikinci firavunu olan Djoser adında biri tarafından M.Ö. 2650 yılında yapıldığı düşünülmektedir. Djoser, İmhotep adındaki zeki bilimci ve mimarına çok büyük bir mezar inşa etme emrini vermiştir. Djoser öncülü olmayan bu yapıyı neden piramit şeklinde yapmak istemiştir? Bilim dünyası bu soruyu es geçer.

Peki, Djoser kimi taklit etmeye çalışmıştır? İmhotep çoktan dikilmiş, yanları pürüzsüz ve kireç taşıyla kaplanmış, tamamlanmış bir gerçek piramidi nerede görmüştür? Yoksa hem Djoser hem de İmhotep piramit fikrini hayallerinde mi yaratmıştır?

Bizler ise tanrılara ait üç piramidi taklit ettiğini düşündüğümüz için bu sorulara takılmayız. Bize göre firavunlar birbiri ardınca Djoser’in piramidini değil, tanrıların piramitlerini yani gize piramitlerini taklit etmeye kalkmışlardı. Bu üç piramit; Djoser ve sonraki gelenler tarafından taklit etmeye kalkıştıkları prototiplerdi.

İmhotep, Antik Mısır'da mimar, yazar, hekim, mucit, mühendis, heykeltıraş, astronom ve firavun Djoser'in veziri olan efsanevi kişidir. İmhotep, çağının en büyük dehalarından biridir; bilimsel bilgileri yenileyip zenginleştiren bazı hekimlik ve astronomi incelemelerinin yer aldığı "Ahlak Bilgileri" kitabının yazarıdır.

Sakkara'daki Basamaklı Piramidi o yaptığı için hemen yanında ona özel bir müze kurulmuştur. Ona ait çizim Edfu Tapınağında bulunmaktadır ama maalesef yüzünü Romalılar yok etmiştir...

İmhotep iki aşama da bir basamaklı piramit oluşturmayı başarmıştır. Ayrıca büyük bir dikdörtgen bir avlu içinde, çeşitli işlevsel ve süs amaçlı binalar da dikilmiştir. Bu binaların ve çevresini saran duvarın kalıntıları Sakkara’da hala bulunmaktadır.

Sakkara'daki Basamaklı Piramidi o yaptığı için hemen yanında ona özel bir müze kurulmuştur.

2. ADIM SEKHEMKHET PİRAMİDİ

Djoser’i izleyen krallar gördükleri piramidi sevmiş ve taklide koyulmuşlardır. Djoser’in ardından tahta çıkan Sekhemkhet’in ikinci basamaklı piramidi yine Sakkara’da inşa ettirdiği düşünülmektedir ancak bu piramit çökmüştür.

3. ADIM KHABA PİRAMİDİ

Üçüncü bir basamaklı piramit Sakkara ile gize arasında yapılmaya çalışılır ve Khaba adındaki bir sonraki firavuna atfedilir. Öncekilerden daha küçük olan bu piramit de başarısız olmuştur.

4. ADIM MEDUM PİRAMİDİ

Sonraki piramit Medum denilen yerde bir sonraki krallığı firavunu olan huni tarafından yaptırıldığı varsayılmaktadır. Huni inşaata başlamış ama devam işi dördüncü hanedanlığı ilk kralı olan Snefru tarafından yürütülmüştür. Bu piramit bilinmeyen bir nedenle önceki bir basamaklı piramitlerden farklı yapılmak istenir. Pürüzsüz yüzeyleri olan gerçek bir piramit olarak inşa edilmeye devam eder. Dış yüzey 52 derecelik açıyla seçilir. İnşaat bir süre sonra büyük bir fiyaskoya dönüşür ve çöker. Dış kaplama, taş dolgular ve merkez kısmının bir bölümü tehlikeli bir açıda birbirine konmuş taşların muazzam ağırlığı altında çökmüştür. Bu girişimden geriye kalanlar, sağlam merkezin bir kısmı ile onun çevresini saran büyük bir moloz yığınıdır. 

5. ADIM BENT PİRAMİDİ

Bazı bilginler Snefru’nun Medum piramidi çöktüğünde aynı zamanda, Medum’un biraz kuzeyinde bir başka piramit daha yaptırıyor olduğunu önermişlerdir. Bu çökme üzerine Snefru’nun mimarları 52 derecelik açıdan vazgeçmiş ve inşaatın ortasından piramidin açısını 43 derecelik açı ile değiştirmişlerdir. 

6. ADIM RED PİRAMİT

Snefru bu başarısının ardından bir piramit daha yaptırmış ancak yine güvenli 44 derecelik açıyla yaptırmıştır. Adını kırmızı kireçtaşı taşlarının paslı kırmızımsı tonundan alan Red Piramit, aynı zamanda Giza'daki Keops ve Kefren piramitlerinden sonra Mısır'ın üçüncü büyük piramididir. 

7. ADIM BÜYÜK PİRAMİDİ KEOPS'UN SAHİPLENMESİ

Bilim dünyası tam da bu aşamaya Keops Piramidini yerleştirse de bize göre bundan önceki başarısız piramitler nedeniyle Keops’un 52 derecelik bir açıyla piramit yapabilmesi imkansızdır. Onun yerine daha makul bir şey düşünmüştür; tanrılara ait olan üç piramitten birini sahiplenmek. Büyük Piramidi Keops’un inşa ettirdiğine dair tek kanıt Herodot ve yazılarını onun yazılarına dayandıran Strabo’dur. 

Herodot onu, halkını geçit yolunu ve piramidi inşa etmeleri için 30 yıl köle eden bir hükümdar olarak tarif eder ancak diğer tüm kanıtlar Keops’un sadece 23 yıl hüküm sürdüğünü göstermektedir. 

Eğer Keops, en büyük mimar ve taş ustalarının bahşedildiği böylesine büyük bir firavun ise, onun gerçek boyuttan büyük heykelleri neden yoktur? Normalde günümüz müzelerinin Keops heykellerini sergiliyor olması gerekirdi.

Hatta kendisinden günümüze neden çok az bilgi kalmıştır? 

Neden bir tane bile anıt yoktur? 

Keops aslında hiç de büyük değil sıradan bir inşa ettirici gibi görünmektedir..

Ancak inanıyoruz ki Keops, Medum’daki çökmüş piramidi ve Snefru’nun 43 derecelik ikinci piramidini görünce bir başka planı devreye sokmuştur. Gize’deki tanrıların piramitlerine kendi ölümden sonraki yaşam yolculuğuna geçiş yolculuğu için gerekli olan cenaze tapınaklarını yaptırıp Büyük Piramit ile birleştirecektir. Piramide zarar gelmeyecektir. Muhtemelen Keops’un gömülü olduğu vadi tapınağı da dahil tüm tapınaklar Büyük Piramit ile bitişikti ama ona dokunmuyordu. Böylece Büyük Piramit, Keops’un diye bilinegeldi.

Kral Odası

Kraliçe Odası

Büyük Galeri

Büyük Galeri

Bir Başka Kanıt; Envanterler Stelası

Auguste Mariette tarafından 1850’lerde büyük piramit yakınlarındaki isis tapınağı kalıntılarında bulunan bir kireç taşı stelasına göre piramit, Keops’un hükümdarlığı sırasında zaten mevcuttur.

Sonradan Envanterler Stelası adını alan bu stela sahiciliğin tüm izlerini taşımaktadır ancak stelanın keşfedildiği dönemin bilginleri kaçınılmaz çıkarımlarla yüzleşebilme cesaretini gösterememişlerdir.

Dünya tarihçesini değiştirmek istemediklerinden Envanterler Stelası’nın sahte olduğunu iddia etmişlerdir.

Kahire müzesinde bulunan bu steladaki yazıya göre, Keops sahneye çıktığında büyük piramit zaten oradaydı. Hanımın tanrıça İsis’ti;

Piramit Keops’a değil bu tanrıçaya aitti.

Dahası ikinci piramitle birlikte inşa edildiği varsayılan ve Kefren’e atfedilen sfenks çoktan şu anki konumunda uzanmış yatmaktaydı.

Yazının devamı, Sfenks’in konumunu doğru biçimde belirler ve bir kısmının yıldırım çarpması yüzünden tahrip olduğunu kayda geçirir; bugün bile görülebilen tahribattır bu.

Keops, İsis ve Osiris’e saygılarını sunmaya geldiğinde, piramitlerin ve Sfenks’in orada olduğunu belirten Envanter Stelası’nın sahiciliğinden kuşkulanmak için neden kalmaz.

8. ADIM DJEDEFRE PİRAMİDİ

Keops’un ardılı Djedefre babasının fikrine uymadı ve kendi piramidini yaptırmaya karar verdi. Burada sormak gerekiyor madem Keops Piramidinin yanı boştu Djedefre niçin piramidini Gize’nin kuzeyine dikmek istedi?

En basit açıklama ise Gize’de zaten tanrıların üç büyük piramidi vardı ve Keops tarafından yakınlarına dikilen uydu yapılarla Gize Kompleksinin çoktan doldurulmuş olmasıydı. Bu arada Mikarinos büyüklüğünde olması planlanan piramit bir türlü tamamlanamamıştır.

Keops'un mimarları, mühendisleri, çalışanları ve hatta Büyük Piramit gibi bir yapının da yapım tecrübesi varken Keops'un ardılı ve oğlu Djedefre'nin başarısız piramit girişimi neden sorgulanmıyor merak etmekteyiz.

9. ADIM KEFREN PİRAMİDİ

Djedefre’nin başarısızlığına tanık olan bir sonraki firavun Kefren, Keops’un çözümünü tercih etti. Bir piramit diktirme zamanı geldiğinde kendisini zaten hazır olan ikinci büyük piramit ile ilişkilendirmek için çevresini kendi tapınak ve uydularıyla donatmada sakınca görmedi. İkinci piramit de aynı şekilde çıplaktır. Kefren’in kartuşunu(kraliyet adının içindeki oval çerçeve) taşıyan heykeller, sadece piramide bitişik tapınakların içinde bulunmuşlardır. Ama piramidi inşa ettirenin o olduğunu gösteren hiçbir şey yoktur. 

10. ADIM MENKARA PİRAMİDİ

Onun arkasından gelen Menkara ise geride kalan tek boş piramit ile, üçünü piramit ile kendisini ilişkilendirdi. Üçüncü piramide bağlanan tapınaklar ve geçit yolu, inşa ettirenin Menkara olduğuna dair kanıtlar taşımaktadır; adını taşıyan birkaç yazıt ve onun Hathor ile bir başka tanrıça tarafından kucaklandığını gösteren birkaç güzel heykel. Ancak tüm bunlar Menkara’nın bitişik yapıları inşa ettirdiğini ve kendisinin piramitle ilişkilendirdiğini göstermektedir, piramidi onun inşa ettirdiğini değil. Zaten piramidin içinde bir yazı, bir heykel, süslenmiş bir duvar bulunamamıştır; sadece çıplak, net bir kesinlik.

Varsayılan kanıtın da hatalı bir peşin hüküm olduğu anlaşılmıştır. Üstünde Menkara adının yazılı olduğu tahta tabut parçalarının, onun döneminden iki bin yıl sonraya ait olduğu, tabuta uyan mumyanın ilk Hristiyan dönemden kaldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla piramidin yaratılması ve inşasıyla ilgili olarak Menkara’yı ya da herhangi bir firavunu akla getirecek tek bir kanıt parçası bile yoktur.

SONRAKİ BAŞARISIZ DENEMELER

Hazırdaki piramitlere bu şekilde el konulunca onları izleyen firavunlar da piramitleri zor olan yolla elde etmeye mecbur kaldılar yani inşa etmeye kalkışarak. Onların gayretleri de diğerleri gibi başarısız taklitler olarak son buldu. Oysa Keops, Kefren ve Menkara bu piramitleri yapmış olsaydı onlardan sonra yapılan piramitlerin daha mükemmel olması gerekmiyor muydu? Oysa bu üç piramitten ne öncesi ne sonrası bu mükemmelliğe erişemediği gibi, sonraki yapılan piramitlerin çoğu günümüze dahi ulaşamamış, başarısız taklitler olarak tarihin tozlu sayfalarına karışmıştır. En sonunda da firavunlar bu taklit piramit yapma fikrinden vaz geçmek zorunda kalmışlardır.

GİZE'DEKİ ÜÇ PİRAMİT İSE FİRAVUNLARA DEĞİL ANUNNAKİLERE AİTTİR. MÖ. 10500 TARİHİNDE YAPILMIŞTIR.